gerçek ve her anlamda
kölelik‘in gelmesi için tek bir şey kaldı, yetkili birilerinin canlı yayına çıkıp “hepiniz artık kölesiniz” demesi.
insanoğlu acayip bir canlı. güce ve baskıya tapıyor resmen. ve her çağda kendine yeni bir kutsal bulup ona az bir şey şüpheyle yaklaşanı veya aleyhinde fikir beyan edeni ya giyotine ya da darağacına gönderiyor.
pandemi, artık pandemi değildir.
great reset öncesi insanları her ama her anlamda kontrol altına almak demektir. bunun nereden biliyorum? babamdan. kendisi iki buçuk ay önce sözümona covid’den vefat etti ve ölüm raporuna sadece bulaşıcı hastalık yazıldı. ne bir otopsi yapıldı ne de başka bir şey.
bir de dün bir profesör doktorun tivitine denk geldim ki iyice sinirlendim. meğer, yaklaşık bir yıldır ekranlara çıkıp insanlara sürekli korku pompalayan doktorların ezici çoğunluğu tv’ye çıkmak için kanallara para ödüyormuş. şu zırvalığa bakar mısınız?
virüs muhabbeti artık tamamen bir baskı ve kontrol aracına dönüşmüştür. oysa hiçbir insana hiçbir kurum “şu saatte evden çıkıp sokakta şunu takmak zorundasın” diyemez. insanların anayasal hakları vardır. ezici çoğunluğu bunu bilmese de.
özetle; insanlık inanılmaz bir noktaya gitmekte. buna uyanan avrupalı insanlar günlerdir sokaklarda ve özgürlük diye bağırıyorlar. çünkü biliyorlar;
covid-19 sürecinde ellerinden alınan hiçbir özgürlük birileri tarafından gönüllü bir şekilde asla geri verilmeyecek. ama avrupalı alır. zira o insanların kanında devrim var. zorba kralını giyotine gönderen halkı sağlık dahil hiçbir şeyle dizginleyemezsiniz. dizginleyemecekler de.
virüs, insanlığın son savaşı. kaybedersek, sonrası her anlamda resmi kölelik olacak. bu artık tamamen net.
son olarak, şunu da demezsem çatlarım; onlarca yıldır dünyada her gün en aşağı 20 bin insan açlıktan ölürken tv kanalları, gazete sayfaları ve dergiler hangi birine tek bir günlüğüne dahi olsa yer verdi? sıfır. tamam, bu iki mevzu birbiriyle alakasız ama dediğim şeyin özünü kaçırmayın lütfen. ve ayrıca; bankalar bile pandemi sürecinde otoriteyle aynı ortak dili kullanıyorsa, orada durup bir düşünmek lazım diye düşünüyorum.
bakalım plandeminin sonu nasıl bitecek. ölüm oranı binde sıfır nokta bilmezsen kaç olan bir virüs üzerinden tasarlanan
great resetin kazananı kim olacak. eğer haklarımızı ve hakkımız olanı istemezsek, asla geri vermeyecekler. bu artık çok net ortada. buna gerçek anlamda sağlığımız dahil. sadece bedensel olandan bahsetmiyorum. ruhsal ve zihinsel olanı da.